Close

Dijital Oyunların Sosyal Medyadaki Yansımaları / Uluslararası Çocuk ve Bilgi Güvenliği Kongresi 2018

Hazırlayanlar: İlke Ölmez – Cengiz Mert Aksekili

 


 

Başkanlığını İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Hünerli ve Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Levent Şahin’in yaptığı günün 4’üncü panelinin başlığı “Dijital Oyunların Sosyal Medyadaki Yansımaları” oldu. 15.30’da başlayan ve Doç. Dr. Yusuf Levent Şahin’in “Sosyal Medya, Çevrimiçi Oyunlar ve Çocuk” başlıklı sunumuyla başlayan panelde İLEF Öğretim Üyesi Dr. Ergin Şafak Dikmen (NETlab) de “Dijital Oyunların Gelişimi ve Sosyal Medya Uzantıları” başlıklı sunum yaptı.

Panel Başkanı Prof. Dr. Selçuk Hünerli panelin açılış konuşmasında ebeveynlerinde dijital oyun oynadığına değindi. Normal oyunlarında riskleri olduğuna değinen Hünerli, dijital oyunların riskleri olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Hünerli, “Teknolojinin verdiği olanaklarla sanal evreni inşa ediyoruz” diyerek teknolojinin ve sosyal medyanın hayatımızda daha çok yer ettiğini belirtti. Endüstri alanında ortaya çıkmış şirketlerin sunduğu bir takım araçlarla oyunlar oynanmasının değişmediğini belirten Hünerli, sosyal medya oyunlarının ebeveynlerinde oynadığı bir alan olarak kullanıcıların karşısına çıktığını söyledi.

Oyunlar sosyal bir ağ yaratıyor

Prof. Dr. Selçuk Hünerli’nin ardından sözü alan Doç Dr. Yusuf Levent Şahin, dijital oyun mağazalarının çocukların oyuna olan ulaşımını kolaylaştırırken, denetimini zorlaştırdığını belirterek; oyun içi sosyal ağlar, dijital oyun mağazaları, sosyal ağ oyunları ve sosyal medyada oyun başlıklı çalışma alanlarının yer aldığı “Sosyal Medya, Çevrimiçi Oyunlar ve Çocuk” başlıklı sunumunu yaptı.

Doç. Dr. Yusuf Levent Şahin

Günümüzde oyunların sosyal bir ağ yarattığını ifade eden Şahin, eskiden satın alınıp eve getirilen oyunların yerini artık dijital oyun mağazalarının aldığını belirtti. Şirketlerin ticari satışlarını arttırmak adına bu mağazaları sosyal bir ağ haline getirdiğine değinen Şahin, çocukların yabancılarla yoğun deneyim paylaşımı yaşadığını ve bunun ebeveynler tarafından denetlenmesi gerektiğini söyledi. Oyun öğelerinin ticaretinin de çocukların dolandırılması riskini ortaya çıkarttığını belirten Levent Şahin, oyun içi karakter ve eşyaların satışıyla çocuk yaştaki bireyler için önemli miktarda gelirler de elde edebildiğini belirtti. Oyunların içerisindeki başarımların ve onları tamamlama amaçlarının oyun oynama motivasyonunu sağladığını ve bu nedenle çocukların oyun oynama sürelerinin arttığına değinen Şahin, üçüncü kişilerin geliştirdiği sosyal medya tabanlı oyunların sakladığı verilerin kontrolünün de sağlanamadığını ve çocukların verilerinin kötü niyetli kişilerin eline geçebileceğini belirtti.

Karar yetkisi oyunun kendisinde

Üniversite okuduğu dönemde kendisinin de iyi bir bilgisayar oyuncusu olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Kırıkkale Üniversitesi Araştırma Görevlisi Serhat Altıok, “Eskiden karar yetkisi topun sahibindeyken şimdi oyunun kendisinde” diyerek oyunların ve bilgisayar oyunlarının değişimine değindi. Vine ve video fenomenlerinin sosyal medyadaki yükselişinin Youtube ve video üretme konusunda çok etkili olduğunu belirten Altıok, videolarda siber zorbalık, pornografi, şiddet ve nefret gibi birçok sorunun da bununla birlikte yükseldiğini söyledi. İçerik üreticisi çocuklar arasında arkadaşlık anlayışının da üretilen videolar sebebiyle değiştiğini belirten Altıok, videoların karşılıklı beğenilmesi, paylaşılan videoya ilk yorumun yapılması gibi şeylerin çocuklar arasında arkadaşlıklarının derecesini belirten bir göstergeye dönüştüğünü söyledi.

Videoların yasaklanması çözüm değil

Uluslararası Çocuk Merkezi’nde çalışan Işılay Erdemli, “Çevrimiçi Oyunlarda Çocuğa Karşı Şiddetle Mücadele: Ortaklık Ağı Örneği” başlığıyla panelin 3’üncü sunumu yaptı. Uluslararası Çocuk Merkezi’nin bünyesinde çocuk hakları alanında çalışan 75 örgütün bulunduğunu belirten Erdemli, çocuklara karşı okulda, sokakta, cezaevinde ve internette uygulanan şiddete yönelik çalıştıklarını belirtti.

Işılay Erdemli

Videoların içerisinde çocukları olumsuz etkileyebilecek içeriklerin yer alması üzerine çalışmalarını sıklaştırdıklarını belirten Erdemli, olumsuz içeriğe sahip videoların yasaklanmasının bir çözüm olmadığı üzerinde durdu. Çalışmalarının yasaklamak üzerinden değil, ikna ve iletişim kurma üzerinden şekillendiğini dile getiren Işılay Erdemli, çocuklar arasında tanınan bir Youtuber’ın şiddet ve çocuklara karşı olumsuzluklar içeren videosunun ödül almasıyla bu konu üzerine daha çok çalışma fırsatı bulduklarını belirtti.

Youtube medya endüstrisiyle birlikte hareket ediyor

WEB gelişim aşamaları, onların oyunlarla bağlantıları ve sosyal medya üzerine “Dijital Oyunların Gelişimi ve Sosyal Medya Uzantıları” başlıklı sunumu yapan İLEF Öğretim Üyesi Dr. Ergin Şafak Dikmen, Web 1.0-2.0 ve 3.0 dönemlerine de değindi. Youtube’un ilk dönemlerinde televizyona rakip olduğunu ama 2009 yılında strateji değiştirerek medya endüstrisiyle birlikte hareket etmeye başladığını belirten Dikmen, büyük medya gruplarının Youtube ile ortaklıklarının süreci hızlandırdığını söyledi.

Dr. Ergin Şafak Dikmen

Web 2.0’ın internetin devingen olduğu dönem olduğunu belirten Dikmen, bu dönemin sonunda dijital oyunun internet ortamında uygulamalar üzerinden satışa geçtiğini söyledi. Sonuçlanmış ama henüz yayın aşamasında olan araştırmasından verileri sunduğu sunumunda okul öncesi çocuklara yönelik mobil oyunların sosyal medya uzantılarından bahseden Dr. Şafak Dikmen, internet ortamında oluşturulan oyun ağlarını görünür kılmak ve sanal topografya haritasının oluşturmak amacıyla yaptıkları araştırmanın sosyal medya ekosistemini de ortaya çıkardığını belirtti. Google Play’de 5 yaş altı çocuklar kategorisinde 32 ücretsiz oyunun olduğunu ifade eden Dikmen, sosyal medya ağlarının ve özellikle YouTube videolarının bunların yaygınlaşmasında çok önemli olduğunu belirtti.

Çocuklar bilgisayarı en yakın arkadaşı olarak görüyor

Yeni medya okuryazarlığı kavramının çok ciddi bir şekilde incelenmesi ve irdelenmesi gerektiğine değinerek sözlerine başlayan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Aydoğan Boschele, “Günümüzde herkes için serbest zaman sağlayan teknolojik gelişmeler ya da dijitalleşme sayesinde serbest zaman etkinlikleri gittikçe ev merkezli bir duruma gelmiş, bu durum televizyonun yanında sesli ve görüntülü yeniden üretim donanımını, telekominikasyon ve bilgisayar teknolojilerini, kısaca yeni medyayı, yeni oyun biçimlerini toplumsal yaşamımıza dahil etti” diyerek teknoloji ve dijitalleşmenin hayatımızdaki yerine değindi. Yaşanan değişimle birlikte çocuklarında zamanlarını yeni medya ortamlarında geçirmeye başladığını dile getiren Boschele, çocukların artık bilgisayarı en yakın arkadaşları olarak gördüklerini belirtti. Oyunun radyo, televizyon ve sinema gibi geleneksel medyayı kendi içerisinde toplayan yeni dijital teknolojiler sayesinde çocuklar da dahil tüm kesimler için küresel bir serbest zaman sanayi tarafından biçimlendirilmekte olduğunu belirten Boschele’nin, “Tekno-Meta olarak Oyun ve Çocuk” başlıklı sunumunun ardından yapılan soru cevap bölümüyle panel sona erdi.

Çocukların çevrimiçi ve dijital ortamlarda güvenliğini sağlayacak bilgi birikimini edinmek ve bu bilgileri hayata geçirebilmek amacıyla düzenlenen kongre 12 ve 13 Nisan tarihlerinde de sürecek.

 

 

*Metin ve fotoğraflar Görünüm Gazetesi‘ne aittir. NETlab olarak Görünüm Gazetesi’ne teşekkür ederiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir